Efrim B. – batuhanperker@hotmail.com.tr
az; tamah etmenin ta kendisi olarak gözbebeklerini incelediği anlarda aynaya yansıyordu. kenefteki kırık aynanın karşısında epey süre dikildi. üstünde on gündür yıkanmamış paçavraya, katlanamadığı ağırlığının yayıldığı vücuduna ve yine ağırlık niyetine taşıdığı kafasına, yeşile çalan sakallarına, hela taşı gibi sararmış dişlerine baktı. yaşadığı bunca yılda gördüklerinden olma deprem, gözlerinin varoluşundan kaynaklı hassaslığında ruj kırmızısı çatlaklar yaratmıştı.
isa’nın kiliselerinden yankıyan çanın sesi beyninin bağırsağımsı kıvrımlarında gezinirken düşmeye karar verdi.
klozete sarıldı.
hatırlamak istedi. gözlerinin ağrıyan ardındaki film şeridi diyebileceğimiz anı mizanseni oldukça kısıtlıydı. o yaz’a döndü klozetin kasıklarını yalarken.
birkaç kez kırptı gözlerini.
az’lık karşısında duruyordu kadıköy’deki demir iskele korkuluklarında, dokunuyordu maymunsu bedenine, yenmesi yarım kalmış tırnaklarla dolu eline. o anı saklayarak yaşadı, aklındaki büyük–büyük anasının tahta sandığına benzeyen yerde.
yazları hiç sevmemişti. gözleri görmezdi güneşte. hele ki kuşluk vakti seyre dalsa koca kentin gölgesiz yerlerini, ekmek almaya bile çıkamazdı. erinirdi.
yaz’ı sevmişti o zamanlarda. o’nun çaresizce tuvalette dizkapaklarını bitiştirerek sigara içişini izlemeyi, uykudan uyanmış haliyle kapıyı çalışını, evi temizlemeden çıkmaya niyetlenmeyişini sevdi.
az da olsa iyiydi her şey. yaz bitmek üzereyken şehir efsanelerindeki vampirler gibi can çekişti yüreği, ölüm elinde. az dediği, gün uyudukça yok oldu.
tuvaletin kasıklarını yalarken buldu kendini.
hah, utanmadı bile.
ayaklandı birden. mutfaktaki ocağın bütün gaz vanalarını açtı. balkonun tenekemsi parmaklıklarına dayadı ayaklarını ve hayatı boyunca hiç durmadığı kadar dik durdu. ellerini ve ayaklarını gördü.
sigarası ağzındaydı. it cehenneminin ateşi gibiydi kibrit. çaktı sigarayı.
aşağı uçtu. ev de uçtu.
sen yine de deme öyle more; yaratmak alla’a mahsustur.
–parliament kötü sigara, vallahi bak.
dedi.
batuhan,
kış, 13.