-Atam hoş geldiniz, sizi de buralara kadar yorduk kusura bakmayın.
Hoş bulduk, ben halimden ziyadesiyle memnunum evladım fakat vaktim kısıtlı biraz.
-Anladım öyleyse ne zamandır merak ettiğim bir soruyla başlıyorum hemen. Şahsınıza atfedilen özlü sözlerden rahatsızlık duyuyor musunuz? Favoriniz hangisi?
Rahatsızlık demeyelim de aşağıya imzayı çakmadan evvel cümleler üzerinde biraz daha çalışıp itinalı davranmakta beis görmemek lazım, en nihayetinde Atanızın ağzından çıkacak bu laflar… Sonra ortalıkta saçma sapan aforizmalar peyda oluyor mezarından kalkıp müdahale de edemiyorsun. Mesela neymiş efendim, “Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir.” Buna çok gülüyorum, koskoca cihanda Antalya’ya mı kaldı güzellik, birincilik. Bakın çeşit çeşit diyar gezmiş adamım senede 2 haftalık tatili olan memurun ağzından çıkacak vizyonsuzluktaki lafları bana layık görüyorsunuz, biraz Ataya saygı yahu. Siz siz olun her sözüme itibar etmeyin.
-Valla çok haklısınız Atam, sözlü kültürün bugları işte naparsınız.
Pek tabii… Takdir edersiniz ki bu millet asırlar boyunca yazılı kültürden nasiplenmemek için büyük direniş gösterdi. Kolaylık olsun diye taa Avrupalardan latin harflerini getirdim mamafih o da tutmayınca kimseye yaranamadığımla kaldım ortada.
-Biraz da hususi meselelerden konuşalım. Bütün kadınları seviyorsunuzdur muhakkak, fakat ayrıca alakadar olduğunuz bir hanım var mıdır sorması ayıp?
Tabii, mesela musikiyi yasakladıktan sonra musiki söyleyen hanımefendilere karşı bende bir arzu oluşmaya başladı, gözüme daha cazip görünür oldular inanır mısınız? İnsan psikolojisi çok enteresan. İlaveten, Manson’un eski eşi Dita Von Tees’i çok alımlı bulduğumu ifade etmek isterim. Dita Hanım tam bir cumhuriyet kadını. Fakat kısa etekli ve sarışın Cumhuriyet Halk Fırkalı teyzeleri bilhassa tenzih ediyorum. Hatta o hanımlar komple kapansa da olur, laikliğimizden bir şey eksilmez.
-Cumhuriyet insanından söz açılmışken… Osmanoğulları’nın bugünkü çağdaş duruşu sizi şaşırttı mı?
Akli melekeleri yerine gelsin diye illa ki saltanata Erasmus mu yaptırmak gerekiyordu? Bilseydik zamanında İngiltere’nin mandasını kabul ederdik. Biz Türkler bağımsızlığımıza düşkün bir millet olduğumuz için beş vakte kadar otomatikman isyan çıkarıp mandayı lağveder hususi devletimizi kurardık.
-Demek ki yeterince ileri görüşlü değilmişsiniz Atam.
Osmanoğulları benim ufkumun ötesine intikal edebilen nadir organizmalardan biridir.
-Sansasyonnelik düzeyinde sizin açıklamalarınızın yanından geçemez ama ilginç bir sorum olacak; Mason musunuz?
Demirel kadar değil.
-Nasıl yani?
Bakın bu memlekete mason şapkası olarak bilinen fötr şapkayı ben getirdim! Verilen tüm peşin hükümlere rağmen öyle ya da böyle şapkanın benimseneceğinden emindim. Fakat Demirel’in şapkayla olan ilişkisi benimsemenin de ötesinde vahim bir hale dönüştü. Bu kadar abartılı bir kullanımı mümkün değil tahayyül edemezdim. Süleyman Bey de Osmanoğulları gibi beni bir hayli şaşırtan öğelerdendir.
-Sıkılmışa benziyorsunuz Atam isterseniz biraz daha eğlenceli bir konuya geçelim, mesela en sevdiğiniz yemek?
Vezir parmağı, hünkar yahnisi, imam bayıldı, arabbaşı çorbası gibi Saltanat ve hilafeti çağrıştıran menüler iştahımı kabartıyor. Şaka şaka yemedik sultanınızı latife ediyordum 🙂
-İlahi Atam! Peki, hangi takımı tutuyorsunuz? Biliyorsunuz bu mesele çok büyüdü ve toplumun akıl sağlığı için artık bir karar verseniz iyi olur. Fener mi, Bjk mi, Cimbom mu?
Yahu anlayın işte futboldan çakmıyorum. Sağda solda sual olunuyordu ben de nabza göre şerbet dağıtıyordum, ne bileyim meselenin büyüyüp hallaç pamuğuna döneceğini. Ben kurtuluş muharebesinde en ön sırada cenk etmiş kaç cephede kan dökmüş adamım, futbol beni nasıl heyecanlandırsın acaba? Ey bir topun peşinde koşan 22 adam, siz hiç savaş topu gördünüz mü!
-Siz de haklısınız Atam af buyurun derhal konuyu değiştiriyorum… Kemal ismini beğeniyor musunuz?
Kemal yine fena isim sayılmaz, bakın ben Şemsi Efendi İlkokulunda talebeyken matematik derslerine gelen muallimin o an ağzından öyle isimler çıkabilirdi ki Kemal’e yatıp kalkıp şükrederdiniz. Nitekim isim dediğin, çocuk yaştayken insanın şahsiyetini tepeden tırnağa değiştirebilecek cinsten bir kuvvet. Mesela o gün bana “İsmet” adı layık görülseydi hayat boyu başkalarının gölgesinde kurumaya mahkum kalacaktım Allah muhafaza! Anlayacağınız, hayatta risk almanın hakiki manasını o gün o derste öğrendim ben. Sonra silahlı mücadele peynir ekmek tabii zahmet çekmedim.
-Yeni Türkiye’yi nasıl buldunuz?
Bok gibi olmuş! Af buyurun… Münasip bir yerime benzemiş demek istedim. Şayet benim akranlarımdan her kim diriltilip sual olunsa bittabi aynı cevabı verecektir, düşmanlarım dahil.
-Bir alternatif olarak Komünizm için ne düşünürsünüz? Öldüğünde Che’nin çantasından nutuk çıktığını öğrenmek sizi gururlandırır mı mesela?
Bitirdiği kitabı çantasında taşımayacağına göre sonunu okumak nasip olmamıştır. Bu sebepten ötürü Küba devrimi eksik yapılmıştır. Bilakis bu eksiklik hayırlı sonuçlara yol açmış olmalı ki bizim memleket gibi boka sarmadılar.
-Çok doğru söylediniz, fakat içimiz daha fazla kararsın istemem iyisi mi sanattan bahsedelim. Elimizdeki istatistiklere göre heykelleriniz toplamda yaklaşık 25,437 kilometrekarelik bir alan kaplıyor. Küba’da bile Fidel’in heykeli yokken sizinki bütün haşmetiyle orada dikilmiş devrimi selamlıyor. Peki siz evrenin her köşesine heykellerinizin serpiştirilmiş olmasından hoşnut musunuz?
Söylediklerinize bakılırsa heykellerim takribi 40 bin taburdan mürekkep bir askeri birlik meydana getirebilir, fevkalade. Ve dahi, ağzınızdan çıkan rakamların aynı zamanda Ankara’nın yüzölçümüne tekabül ettiğini biliyor muydunuz? Böyle tesadüfler benim doğru istikamette olduğuma dair inancımı pekiştirir.
-Pekala son bir soru, Anıtkabir ortamı nasıl? Rahat uyuyabiliyor musunuz ATAM?
Pek değil. Birincisi, cesedim mezarda mütemadiyen ters dönmekten harap olunca yerine Yahudi iş adamı Yossi Kohen geçti, şimdi mezarı o döndürüyor anıtkabir ziyaretçilerinin dikkatine! Yine de bu vesileyle atam sen kalk ben yatam devri sona ermiş oldu en azından. İkincisi, bir süredir moda herhalde millet “atam bugün yaşasaydı” lakırdısı yapacak diye dakka başı hortlatılıyorum, o yüzden son kez kendi irademle ayaklanıp burada da ifademi verdim, artık beni rahat bırakırsınız diye düşünüyorum. Zira her fani gibi ölmek benim de hakkım… Atam çok yaşa atam kalbimizde yaşa, yaşa da yaşa bir yere kadar arkadaşlar atanız uyuyacak! (yaka silkiyor)
-Atamızı aldığımız yere koymadan önce eklemek istediği başka bir şey var mıdır acaba?
Emekli albaylardan sakının. Vücudun mahrem bölgelerine imzamın dövmesinin yapılmasından hoşlanmadığımı da ilgili kesime buradan duyurmuş olayım.
-Atamın muhabbetine de doyum olmuyor, çok teşekkürler Atam nur içinde yatın.
Bilmukabele evladım, ben teşekkür ederim. Askerlerim olduklarını iddia eden güruhu da selamlarımdan mahrum bırakmıyorum, atanız size kurban olsun 🙂