Deniz Ocakaçan – http://mucahyat.tumblr.com
Odasında yatıyor. Günlerdir yatıyor. Dışarıda kendini tekrarlayan mide bulandırıcı bir ağaç var. Perdeyi açıp onu görmek istemiyor. Zamanın geçtiğinden emin. Odasının dağınıklığı bu işe yarıyor. Açılmış Bir karton var hemen yanında. O karton dün başka bir yerdeydi ya da bir önceki gün. Odada eşyalar geziniyor. Sonra gelenler öncekilerden daha hızlı hareket ediyor. “Gençken…” diye düşünürken gözleri kapanıyor. Adayı görüyor. Vapurun içinde olmalı ama ne sesini duyuyor ne insanları görüyor. Denizin üstünde olmalı ama ne suyu görüyor ne ufku. Adayı görüyor. Görüntü ağır ağır adaya yaklaşıyor. Gözlerini açıyor. Sol eliyle hafifçe kartonu ittirip, kapıya doğru dönüyor. Kapısı ne olursa olsun, ne kadar direnirse dirensin, eninde sonunda bu odadan çıkacağını hatırlatıyor ona. Tüm eşyalarla birlikte çıkıp gidecek bir gün bu kapıdan. Genç olan eşyalar en önden, hiç arkalarına bakmadan koşa koşa çıkıp kaybolacak. Sıra yaşlılara geldiği zaman perdeler ve pencerelerin hepsi açılacak. İçeri bahçede oynayan en sakin çocuğun nefesi dolacak vs kesinlikle mevsimlerden bahar olacak. koltuk, abajur, masa, kütüphane… “Zaman!” diyerek yastığını düzeltiyor. Bir çocuk bir alışveriş merkezinde babasının beyaz spor ayakkabılarını takip ediyor. Kafasını kaldırdığında babası yerine başka birisini takip ettiğini anlıyor. Her yer birden bire kalabalıklaşıyor, insanlar hızlanıyor, görüntü netleşiyor, başı dönüyor; ne kadar çok çocuk, ne kadar çok baba var etrafta! Kendisini yatakta hafif yukarı doğru itiyor. Uykusu kaçıyor. Uykusunun bu kaçma anını çok seviyor. Dedesi bulmaca çözüyor, ananesi fal bakıyor. Gözlerini perdeye dikiyor. Dışarıda kendini tekrar eden bir ağaç var. Artık onu görmek istiyor. Perde kendiliğinden açılıyor. Rüzgarlı ve yapmurlu bir gün tahmin ettiği gibi ama ağaç kendini tekrar etmiyor! İnanılmaz bir coşkuyla saçlarını sağa sola savurarak geçen her anını kutluyor bu dünyada. Her an değişerek, her an ölüme yaklaştığını bilerek daha hızlı hareket ediyor. “Olağanüstü” diye düşünürken, birden bire kapısını tekmeleyip içeri bir kadın giriyor. Telaşlı biçimde sağa sola bakıp, hızlıca koşarak penceresinden atlıyor. Ani bir refleksle kalkıp kazağından tutuyor. Bütün gücüyle çekiyor. Kazak esniyor, o tüm gücüyle geri çekiyor ama kazağın ve onun elinden bir şey gelmiyor. Kadın düşmek istiyor ya da geri çıkmak istemiyor. Tüm insan üstü güçleri, kazağın kazak üstü gücü yetmiyor. Kazak bir yerde kopuyor, uyanıyor!
Etrafa bakıyor. Ağaç kendini tekrar ediyor ama kalbi yerinden çıkacak gibi atıyor. Olağanüstü!