www.sol-u-can.com sol_u_can@hotmail.com
Gökkuşağı renk skalasının her mertebesinde en azından bir kimlik temelini bulur. İfade ve iletişim alanının kulvarlara hapsedildiği kimlikler arası bağlantıların üzerine kurulduğu dil, biçimi doğal olarakta içeriği belirler. Dilin kırılması mevcut söylemler ve biçimler karşısında, bu söylem ve biçimlere hakim yeni bir kültürün kurulmasında etkilidir. Haber ve reklam bombardımanı altında biz, sade,sıradan, üretim ve tüketim ilişkilerinde aynı tepkileri veren sessiz çoğunluk, kuracağımız dil ‘gerçeklik’ dediğimiz ortak tarihimizi şekillendiren gücümüz olacaktır. Hayallerimizin, gündelik hayatımızın, radikal tutumlarımızın apaçık ortaya konduğu , düşüncesiyle davranışı bir, iç ahlak ve iç hukuku dışında eylemleri belirleyen başka kaynağa ihtiyacı olmayan insanlarız, çoğunluğuz. Üniversitede, lisede öğretim görenler, piyasada çalışanlar, işsiz bohemler dört bir yandan etiket toplayan bir kimliğe dahil olan bu dünyanın vatandaşları yani tüketicileriyiz. Ürettiklerimizse elimizde sisteme karşı kullanabileceğimiz tek silahımız; sözlerimiz, yazılarımız, çizdiklerimiz hepsi kamuflajı parçalayabilecek bıçaklar. Simgesel dünyanın görsel savaşçıları olunabildiği gibi kendi gerçekliğini yaratan ve nesnenin işaret ettiği kendisi olan doğrudan iletişimin, ifadenin yeni bir kültürün de neferleri olunabilir. Burada. ‘Varoluşun menekşeler kadar, gök kuşağı kasırga ve tamtakır mutfak dolabı kadar olağan bir parçası” olduğumuz hayatlarımız, ilişkilenmelerimiz üretim ve tüketim ilişkileri üzerinden tanımlanıyor. Yeni kapitalizme yeni direnişimiz ister görüngüsel ister doğrudan olsun binbirçeşit, tektipleştirmeyen kültürlere ihtiyaç duyuyor. Alt-kültür, alt olan, alternatif olan bunlardan birisi. Kişisel olanın politik olduğu, dünyayı değiştirmek için merkezin ayaklarımızı bastığımız yer, vatanın geoid şeklindeki dünyanın kendisi olduğu, gelen fasolu toplara karşı savunduğumuz iç dünyamızın gerçek olduğu, bize verilen kimliklerin reddiyle, iç hukuğumuz, iç ahlağımız ve birbirimizi yeniden oluşturduğumuz kültürümüzün yeni diliyle konuşabileceğimiz ihtiyacı olduğu anda orada olabilen bir ifade ve iletişim alanına doğru: fikirlerimizle, projelerimizle, yazdıklarımız, karaladıklarınıızla FANZinlerimiz yani ‘bizim medya’mızla olmadığımız yerde olabilmek, sokağın tavrını, kokusunu süreç içerisinde masa başındaki düşünsel teatilerimizle birleştirebilmek için her kesimden,her kimlikten gelen tepkileri bir güce dönüştürebilmek ve eylemleri ortaya koyanın Tyler Durden kim, Kara Murat kim sorularının cevabıyla mümkün, zaman, mekan ve uzamın, kendine yabancılaşmayı yapıbozuma uğratmış, yarattığımız toplumsal şizofreni yani üçüncü kişiliğimiz ‘BİZ’ parayı ve gücü tek değer olarak kabul etmeyen, biraz da olsa kabuklarından kurtulup doğaya bakabilen, başka varoluşlara saygı duyabilen, aşkını ve ruhunu satmayan, tarihin ortanca çocukları adımlarımızı yere sağlam basarak sıklaştırıyoruz .Her ‘ben’ de bir ‘BİZ’ mevcuttur. Ruhu yaşatalım!