Delirip fuatavni olduğunun ortaya çıkmasıyla tarihe damgasını vuran eski siyasetçiyle hastanede bir röportaj.
S.a. Geçmiş olsun tayyip bey, nasılsınız?
A.s. sağolun afiyetteyim.
Ee malum süreç nasıl gelişti biraz anlatır mısınız?
Bakın ben istedim ki bu memlekette muhalefet yapılacaksa onu da biz yapalım. Nitekim uyanık davranıp muhalefeti başkalarından evvel siz oluşturursanız muhalif kesimi her daim kontrol altında tutabilirsiniz. Bu vesileyle Fuat Avni twitter hesabını açtım. Tabii hesap büyük ilgi gördü, rtler, favlar havada uçuştu, çok kısa sürede fenomen oldum. Şimdi bu sosyal medya bağımlılık yapıyor, ofiste tüm gün otur otur yapacak pek bir iş de yok. Derken hem bu tür sebeplerden hem de zaten muhalif olmanın cazibesiyle Fuat Avni mevzusuna kendimi iyiden iyiye kaptırır oldum. Takdir edersiniz ki klavyenin başına geçince kendimi kaybediyor bambaşka bir kimliğe bürünüyordum. Lakin sosyal medyaya girince kendinden geçip sapıtan bir ben değilim. Mesela İ.Melih Bey’in de ayrıca incelenmesi gerekiyor bence.
Şaka maka toplumdaki manyakları ayırt etmek için muazzam bir ortammış ha. Siz de evvelden RTE hesabını açmamış mıydınız?
Yok Rte hesabını ben kullanmıyordum. Kullansam nolurdu bilmiyorum. Neyse, ne diyorduk, işte Fuat Avni kontrolden çıkmıştı. O hakkımda ağır konuştukça ben ulusa seslenişlerimde daha da ileri gitmeye başladım. Ben gündemi trolledikçe o beni trollüyordu. Birbirimizden besleniyorduk. Aramızdaki gerilim olimpik bir sidik yarışına dönüşmüştü. Tabii bir noktadan sonra kayış koptu. Ve biliyorsunuz işte malum olaylar vuku buldu.
Çift kişiliğe sahip olmak nasıl bir histi sizin için?
Her şeye rağmen ben bu iki başlılıktan memnundum. Sonuçta milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde her kesime hitap eden biri haline gelmiştim: tayyipten nefret eden kesim avniyi seviyor, avniden hoşnut kalmayanlara kurabiye tayyibi veriyorduk. Bu millet için daha ne yapalım? Akla kara, Yingle Yan oldum. Sonra ister istemez kendimi evrenin bir bütünü ve Çokluğun Bir’liği olarak görmeye başladım. Allah affetsiz Allah olmak gibi bir histen bahsediyorum, dünya liderliği falan yanında hikaye tey teyy… Kabul, şirk koştum evet. Fakat biliyorsunuz bu tarz metafizik meseleler her psikozda görülür. Hem kendimi denemek için Allah gibi davrandım mesela, çok problem çıkmadı. Size şöyle diyeyim ne istesem anında yapılıyor, etrafımda kul köle olunuyordu. Zaten başkalarının kararlarını ve eylemlerini ben belirliyordum. Misal, Davutoğlu’nun rolünü kurgulayan da bendim, Gül’ü oynatan da, hatta Cehape zihniyetinin bütün argümanları benim üzerimden kuruluyordu, İmralı zaten bende. Yani görüyorsunuz, bunlar! belli ki beni şirke zorlamışlar. Allah için haksızsam haksızsın de.
Yaav bırakın şimdi Tayyip bey, şurda biz bize muhabbet ediyoruz iki dk’da balkon konuşmasına bağladınız. Konuyu değiştirelim… Sevenlerinizden ne tür tepkiler aldınız sonrasında?
Bir defasında dudulludan gelen fanatik Tayyipçi bir grup hastanenin bahçesine sızmıştı. Kendilerini Avni karşıtı diye tanımlıyorlarmış. Yani avninin ben olmadığımı tüm bunların bana kurulmuş bir komplo olduğunu savunuyorlarmış. Benim de hoşuma gitti tabii. Çıktım hemen balkona eski günlerdeki gibi konuşmaya başladım. Aşağı yukarı şöyle bir şeydi işte “Sevgili kardeşlerim! Avni hikayesi çok aşikar bir biçimde paralelcilerin bir oyunudur ve benim üzerime yıkılmıştır. Bakın her şey ortada, bunlar kendileri paralel oldukları için beni de paralel bir kişiliğe sahip olmakla yaftalayarak kendilerini hemen ele veriyorlar aslında. Ya bir düşünün, paralel tayyip diye bir şey olabilir mi yahu? Tayyip birdir o da benim, avniyi tanımıyorum.” “Beni eski günlerdeki gibi mahpushanelerde süründürecek güçleri olmadığı için en fazla buraya kapatabildiler. Biliyorsunuz tarih boyunca meşru yollardan tutuklanamayan birçok sağlıklı insan akıl hastanelerinde mahkûm edilmiş, işkence görmüştür. Bugün ben de onlardan biriyim.” “zaten psikoloji psikiyatri gibi şeyler bizim kültürümüzde yok ben inanmıyorum. Bizde ruhun huzura eremiyorsa hacı hocaya gidersin, o bir güzel okudu mu hiçbir şeyin kalmaz.” Nasıl?
Valla bravo, onlara istediklerini vermişsiniz. Tabanınızı çok iyi tanıdığınızı bir kez daha kanıtladınız.
Öyle. Bir de Avni benim diye çıkış yapanlar olmuş. Çağırttım bir tanesini bir gün. Konuştuk. Adamın etrafında bayağı bir kitle toplanmış ha bayağı ciddi bir boyuta erişmiş anlayacağınız. Niye yaptın dedim. Adam ben bir şey yapmadım, avni zaten benim bilmem ne diye ısrar etti. Manyak mıdır nedir? Sonra araştırttım biraz yakınlarından öğrendim ki evvelden benim fanatiklerimdenmiş, beni burdan salmaları için başlattığı oyunun içinde kaybolup gidenlerden olmuş sonra. Şimdi 2 yan odamda yatıyor. Ama çok yüz göz olmuyorum, selamünaleyküm aleykümselam…. Sağlam iradenin geldiği hale bakar mısınız?
Sizin kafa gidince milli irade de delirmiş anlaşılan. Sizi hiç yalnız bırakmıyorlar Tayyip bey.
Zamanında ecdadımız boşuna dememiş, İmam osurursa cemaat sıçar.
Hakkınızı vermek lazım T.C.yi devasa bir tımarhane haline getirmek her yiğidin harcı değildir.
Aynen, Artık nasıl osurduysam…
Eheh. Yargılanmamak için deli taklidi yaptığınızı iddia eden bir güruh da varmış.
İyi fikir.
Hastanede ortam nasıl? Seviliyor musunuz?
Bir grup insan odaların kalabalıklığından şikayetçi olmuş, karşı taraftaki ormanı kesip bina dikelim dediler. Artık beni ne sanıyorlarsa!. Bakın ben ters vegan sayılırım. Yani Yüce Rabbimin yarattığı güzelim bitkileri yemeye bile kıyamayacak kadar doğayı seviyorum. Öyle şey olmaz deyip savuşturdum herifleri, sonuçta hastane benim değil yahu, zaten odamda tek kalıyorum, başkaları hiç de umrumda olmaz. Ama suç bende, ben bugüne kadar bu millete hizmetkar oldum kendi başlarının çaresine bakmayı öğrenemediler. Onun dışında, işte muhalif kesim benden uzakta tutuluyor. Zaten kimseye ihtiyacım olduğu da yok. Ama doktorlar interneti yasaklamasaydı iyiydi. Keşke işlerini daha düzgün yapsalar.
Siz tüm türkiyenin modemini kapatmıştınız bir ara?
Fakat avni girebilmişti. Nasıl girileceğini de göstermişti. Ben elimden geleni yaptım.
Aileniz nasıl nasıllar? Durumunuzu nasıl idare ediyorlar?
Hamdolsun iyiler. Şimdilerde Bilal kendisinin Burak olma ihtimalini sorguluyormuş. Sonuçta Burak bohem yaşayan serserinin teki, Bilal’i de biliyorsunuz işte… Neyse ki Burak’ın kendisi yurtdışından gelip Bilal’i Burak olmadığına ikna etmiş. Bir yandan düşününce mantıklı geliyor aslında. Bir anneden Burak ve Bilal gibi 2 ayrı kutupta yetişen tohumun yeşermesi için babalarının kişilik bölünmesi yaşıyor olması gerekirdi. Tabii ailevi değerlerin sağlandığı bir ortamdan söz ediyorsak. Yoksa afedersiniz bir kadının 2 kocası olması… bize uygun değil.
Peki Fuat Avni olduğunuz nasıl ortaya çıktı son olarak bir de sizin ağzınızdan dinleyelim.
Valla gönül isterdi ki sosyal medyada yaşanan sosyal medyada kalsın. Fakat her zaman öyle olmuyor. Avni ipleri ele geçirdiğinden beri ulusa seslenirken kendimle çelişip Tayyip kimliğimi imha etmeye başladım. Sabah öyle diyordum akşam böyle. Mesela bir defasında konuşma metnime gereksiz bir değişiklik yapıp “Nadanı terk etmedin yaranı arzularsın” dizelerini ekledim. İtiraf edeyim millete okurken gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Beni trollemekten sıkılınca, davutoğluna sataşmaya başladık, adama “bu memlekette milli olmayan hiçbir şey kalmayacak” yazmışız adamcağız da okumuş en nihayetinde emri ben verdim diye. Görüyorsunuz ya Avni; bir zamanlar içimdeki o yaramaz çocuk, artık dışardaydı ve onu aynasızlar bile durduramazdı. Derken her şey saçma sapan bir hal alınca parti bölündü, üzerimdeki şüpheler arttı. Bir gün apar topar hastaneye kaldırıldım. Orada artık ilaçların da etkisiyle Avniyi hekimlere ben mi ihbar ettim nasıl oldu tam hatırlayamıyorum. Siz daha iyi biliyorsunuzdur.
Çıkınca ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Salarlar mı bilmiyorum ama Osmanoğulları gibi yurtdışına gitmekten başka çarem yok.
Hayırdır kimden kaçıyorsunuz?
Kaçış değil yahu bu memleket artık yaşanmaz hale geldi. Biz baştayken öyle miydi, bambaşkaydı, Yeni Türkiye’ydi. Biz gidince bir yeniliği kalmadı, bunlar ülkeyi 50 yıl geriye götürdüler.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Tabii. Su gelir güldür güldür fuatavni Abdullah Gül’dür 🙂