Mahzen bellenmiş toprağa gövdesinin yarısı zamanla gömülmüş, dolaylığın merkez bölgelerine karşın ücra köşelerinde vuku bulabilen cam şişelerin arkadaşı köpekler, insanla göz göze gelme merasimini bitirmiş, karanlığa atılmak için günbegün sıra oluyor. Kaldırım taşları ve izmaritler, banliyönün verdiği rahatlıkla vakumlu süpürgelere maruz kalmıyor, beyaz filtreler sarı filtrelerle yarışıyor; sarı filtreler çakmak ve kibritlerle her zaman uyuştuğu için galip geliyorlar. Kaldırım taşlarının bir kırmızı bir gri şeklindeki uyumları dudaklara değseydi, o zaman sorun teşkil edebilseler bile; şimdilik kumaş veya kot pantolonlarla haşır neşir olmaya itilmişler ve memnunlar.
Hiç varyasyon görmemesiyle gurur duyan kuytu, kerpiçten bir sığınak ya da rastgele bir barınak istemiyor gibi görünüyor. Çıkıntılar ve tepeler onu görkemli kılmaya yetiyor, varlığını ve amacını böyle korumaya devam ediyor. Kimlerin yaptığı bilinmediği, aynı zamanda kimsenin rahatsızlık duymadığı geçilmiş yol izleri süjeyi her seferinde rahatlatır biçimde öylece kalakalmışlığıyla sanki rahata eriyordu. Öğle vakitleri beliren küçük çocuklar, cam şişeleri kırıp parçalarını görmek üzere dogmalar edinmiş, köftecinin patlamış üç tekere sahip malikanesi terk edilmiş, öylece durur, çocukların olduğu saatte bölgenin güneyinde kalan bölümde genellikle pinekleyenlerden başka kimse olmaz.
Sigara paketlerinin üzerindeki yıl bildiren damgayla yılı, yoldan çevirdiği insanlardan ayı öğrenen kişi jokey kadar zayıf bir adamın ta kendisi. Beyni tanrı noktasına ev sahipliği yaptığı için, insanlardan beyaz ya da sarı filtre değil, şapka uman, mevsimsel değil, seçimsel hep aynı montlu bu herif, yürümeyi çok sever ve nedense hep gülümser, pek de konuşmaz. Konuşsa da saçmalar, öforikliği paçalarından akar. Kumaş pantolonlar veya kotlar, onun yerine yarısı kırmızı, yarısı beton rengi olan kaldırımları binemediği atların kilogramının belki de yarısına eşit, doldururlardı. Kalbine yakın tuttuğu ve hiç düşürmediği uyuşkanlar, beynindeki noktayı kanıtlamaya ihtiyaç duydurmadı. Bu üçlük ki, birbirine bağlı ve bir o kadar da uzak.