Cengiz – cengiz@solucanfanz.in
Duyguların parçalanması, göz kapaklarının istisnaları görmek istemediği kaidelerin kaile alınmadığı bir yerde ve bilinmeyen bir zamanda olagelendir. İçimden kopup kopup bir yerlere doğru giden, yanlışlıkla ağlamayan ve yeniden neden niye diye soran bir özne kalıpları özetler miydi dersin?
Sözleri rahat bırakmak çok isterdim. Sessizliği çok diledim. Ve ne denir ki…
Mıhlanıp kalıyor akrep ile yelkovan dijital piksellerin gölgesindeki zihinlerde, zihnimde.
Ve ne yapalım; saat, başka bir insanı (-ki bu sen oluyorsun, sen ne demekse…) göreceğimi, dokunacağımı ve varmış gibi olacağımı hissettiğimi hissettiğimde hiç geçmiyor sanki, yirmi ve yirmi bir. Zamansa tek sığınılacak mağara, neyse ki ayı (-ki bu ben oluyorum ) kış uykusunda ve dereden geçen balıklar çok çekiyor ilgisini, çok.
Ve ne düşünelim ki patiler çok güzeller, empati ve sempati.
Yine yuvarlanılmış uçurumun kenarı düşerken çok uzaklardan bir tramplen gibi gözükmekte kediye.
Kara
Akkor
Ve gözmek, meşrulaştırılabilir yazım hataları, toplumsal karşılıksız tüm karşılaştırmalar ve meşrulaştırmalar.
Bebek gözün.
Kelebek mor.
Ve niye yirmiyedi.
Bazen bir fısıltı. Bir bağırış. Gözaltı.
Düşünmekten kendini alamamak.
Kedimden alıntı yapacak kadar narsistik mi bu duygular:
“leonard cohen: i stepped into an avalanche, it covered up my soul”
“Charles Baudelaire: Avalanche, veux-tu m’emporter dans ta chute?”
Hakkıdır hakkı tepenin, caddesidir istiklal.
İşte.
Ve ne zaman ki, tam, tam olduğunu düşünsen duyduğun seslerim, bir an, lesef önce.
Şık.
Güzel!
Bazı /-\
Sözleri rahat bırakmak çok isterdim. Sessizliği çok diledim. Ve ne denir ki…
Mıhlanıp kalıyor akrep ile yelkovan dijital piksellerin gölgesindeki zihinlerde, zihnimde.
Ve ne yapalım; saat, başka bir insanı (-ki bu sen oluyorsun, sen ne demekse…) göreceğimi, dokunacağımı ve varmış gibi olacağımı hissettiğimi hissettiğimde hiç geçmiyor sanki, yirmi ve yirmi bir. Zamansa tek sığınılacak mağara, neyse ki ayı (-ki bu ben oluyorum ) kış uykusunda ve dereden geçen balıklar çok çekiyor ilgisini, çok.
Ve ne düşünelim ki patiler çok güzeller, empati ve sempati.
Yine yuvarlanılmış uçurumun kenarı düşerken çok uzaklardan bir tramplen gibi gözükmekte kediye.
Kara
Akkor
Ve gözmek, meşrulaştırılabilir yazım hataları, toplumsal karşılıksız tüm karşılaştırmalar ve meşrulaştırmalar.
Bebek gözün.
Kelebek mor.
Ve niye yirmiyedi.
Bazen bir fısıltı. Bir bağırış. Gözaltı.
Düşünmekten kendini alamamak.
Kedimden alıntı yapacak kadar narsistik mi bu duygular:
“leonard cohen: i stepped into an avalanche, it covered up my soul”
“Charles Baudelaire: Avalanche, veux-tu m’emporter dans ta chute?”
Hakkıdır hakkı tepenin, caddesidir istiklal.
İşte.
Ve ne zaman ki, tam, tam olduğunu düşünsen duyduğun seslerim, bir an, lesef önce.
Şık.
Güzel!
Bazı /-\