Erkan Güner – erkanguner@hotmail.co.uk
Ateş ve duman alıp uçurur, en uçarı ve kül olmaya en yakın duyguları. Geriye kalan kül’dür, bir yürek kül’ü ve yahut bir gönül harabesi.
Sabah olur. Geçen günü gayet yaşamamışken sanki bütün bir yaşamı dinlenmeye ayırtacak bir yorgunlukla uyanırsın. İçinde ne varsa coşkuya, heveslere ve ani sıçramalara vesile olan, uçup gitmiştir. Geriye kalan küldür, bir yürek külü.
Ağır bir koku duyumsarsın içinde, tam orta yerinde kafesinin. Önce buna çare bulamazsın. Soludukça boğulursun. Uzaklaşmak istersin bu ağır kokudan, çıkıp kurtulmak içinden. Yürüdükçe bir toz bulutu, düğümlenen bir boğaz, ne alınabilen ne de verilebilen bir nefes! Sonra, -sözgelimi- ölürsün, geriye kalan küldür.
Eve her girdiğinde veya her çıktığında dışarıya, ya kül olmuş bir dünya -sevgi ve hakkaniyetten uzak- ya da kül olmuş bir yatak, seninle yatmak istemeyen bir yastık bir de yorgan bulacaksın. Tam da yeni bir başlangıç buldum derken hep o ateş’le yanacaksın, bir yudum su vereni bulamayacaksın, hep geride kalan, her şeye geç kalmış bir kül olacaksın.
İçindeki kül’ü dökecek bir yer arayacaksın, saatlerce dolaşacaksın. Bir bank bulup oturursun belki, seni bir yerlerden hatırlayan ya da seni anlayan bir bank. Saatlerce oturursun. Her oturma bir yangın, her adımın bir kıvılcım, her gittiğin yerde alev alev yanan bir dünya. Dökülmek isteyeceksin, tam köşede, o güzelim ağacın dibinde bir kül tankı bulacaksın. Küller küllere karışacak o kül tankında. Belki yaşarken değil ama ölümde huzur bulacaksın.
Sabah olur. Geçen günü gayet yaşamamışken sanki bütün bir yaşamı dinlenmeye ayırtacak bir yorgunlukla uyanırsın. İçinde ne varsa coşkuya, heveslere ve ani sıçramalara vesile olan, uçup gitmiştir. Geriye kalan küldür, bir yürek külü.
Ağır bir koku duyumsarsın içinde, tam orta yerinde kafesinin. Önce buna çare bulamazsın. Soludukça boğulursun. Uzaklaşmak istersin bu ağır kokudan, çıkıp kurtulmak içinden. Yürüdükçe bir toz bulutu, düğümlenen bir boğaz, ne alınabilen ne de verilebilen bir nefes! Sonra, -sözgelimi- ölürsün, geriye kalan küldür.
Eve her girdiğinde veya her çıktığında dışarıya, ya kül olmuş bir dünya -sevgi ve hakkaniyetten uzak- ya da kül olmuş bir yatak, seninle yatmak istemeyen bir yastık bir de yorgan bulacaksın. Tam da yeni bir başlangıç buldum derken hep o ateş’le yanacaksın, bir yudum su vereni bulamayacaksın, hep geride kalan, her şeye geç kalmış bir kül olacaksın.
İçindeki kül’ü dökecek bir yer arayacaksın, saatlerce dolaşacaksın. Bir bank bulup oturursun belki, seni bir yerlerden hatırlayan ya da seni anlayan bir bank. Saatlerce oturursun. Her oturma bir yangın, her adımın bir kıvılcım, her gittiğin yerde alev alev yanan bir dünya. Dökülmek isteyeceksin, tam köşede, o güzelim ağacın dibinde bir kül tankı bulacaksın. Küller küllere karışacak o kül tankında. Belki yaşarken değil ama ölümde huzur bulacaksın.
Fotoğraf: Duygu&Eray