Nurcihan Uyanık
saatlerce oturduğu kanepede bir an olsun gerçek hayata dönmek adına kalkmaya yeltendi koca götü uyuşmuş okuduğu kitabın baş rolüyle kendini özleştirmişti.kendi özü hakkında klozete oturduğunda dahi düşünmemişti.zaten günü sıcak amerikan özentisi kahveler ve yeni tatlar denemekten sıçmayı pek de beceremiyordu.güneş kendini batmaya endekslemiş ve son demlerini yaşıyordu.kanepe tahta ve yaklaşık yarım asırdan önce kalmasının etkisiyle gıcırdadı.etraftakiler buna aldırmadı çünkü burada böyle şeyler normaldi ve insanların bunları önemsemeye değer bulmadıkları aşikardı.yıllar önce onu büyük hayal kırıklıklarına uğratan ve kendi kendine hayal kırıklıkları yaratmasına sebep olanları düşündü bir an.geçtiği yolları,okuduğu okulları,iyileştirdiği insanları..gerçek hayata ani bir dönüş yapmıştı.oysa daha biraz önce oturduğu kanepeden koca poposunu kıpırdatmadan önce bir başkasıydı.peki gerçek hayata döndüğünde olduğunu düşündüğü kişi kendisi miydi yoksa başkalarının yarattığı mı?yıllardır vazgeçemediği sigarasından bir dal almak için uzandığında ellerinin kırışıklığına sanki o bedeni yıllardır o taşımıyormuşcasına ilkokulda okulla gittiği bir piyano resitalinde piyanistin ellerinin hızına ağzı açık bakakaldığı gibi baktı.ardından ne süredir aynaya bakmadığını her sabah ve gece yatmadan önce dişlerini fırçalarken aynanın karşına geçtiğini ama kendini ne kadar da merak etmediğini düşündü.babasından kalan belki bir asırı geçkin süre önce yapılmış kolundaki kahverengi biraz yıpranmış ve sayısı birçok insanın ömründen daha uzun vakte şahitlik etmiş saatin hala sol bileğinde neden olduğuna anlam veremedi manevi bir yükümlülük müydü yoksa sadece alışkanlık mı?uzun zamandır burada oturup bir şeyler içtiği için çişinin geldiğini fark etti,malamatının onu artık sadece çişi geldiğinde uyardığının farkına varmadan ya da önemsemeden.ölen karısı ona bir çocuk bırakmamıştı.dünyaya bir çocuk getirmenin gereksizliği ve zaten hastalığının da verdiği etkiyle ve bir doğumun onu aşık olduğu adamla geçireceği bir iki seneden mahrum edeceğinden buna karşıydı.ölümünün tarihi kesin olmamakla birlikte önlerinde beraber geçirecekleri eşi benzeri olmayan zamanlardan birinde olacağını bilen o zamanların genç adamı yaşından beklenmeyecek bir tavırla karısını olgunlukla karşılamıştı fakat içten içe ondan kendisine küçücük elleri ve meraklı gözleri olan bir oyuncak vermek istemediği için kızgındı.çok uzun zaman önce karsının ölümüyle bu durumu içinde öyle pek büyütmemişti lakin bu kanepede daha uzun oturmasına neden olanın o olduğunu düşünürdü ara sıra.çünkü eğer oynayabileceği bir oyuncağı olsaydı burada kendini okuduğu kitapların baş rolleriyle özdeşleştirmezdi.içine düştüğü bu durumdan pek şikayetçi de değildi artık.yıllarca doktorluk yapmış ve beyazı çocukluğundan beri sevmemiş,kurtardığı hayatlar içinde karısının hayatı olmayışı ve karısının hastalığına çare olacak kadar iyi meslektaşlar edinmiş bu adam bu kanepede oturmuş sessiz sakince vakit öldürüyordu kendiyle birlikte..