Hip hop, arka sokakların yaşamla olan bağlantısıdır. İnsanları rengine göre ayırmanın yol açtığı sert ve kızgın bakışları resmeden bir tablo.
Hıp hop’un doğusuna baktığımızda, batı Afrikalı griotların dans ritim ve şarkılarında doğum sancılarını görürüz fakat bu kara çocuk, new yorkta, bronx nehri yakınlarında, bıçağın kemiğe dayandığı anda doğmuştur. Bu bebeğin sesi, ağlayışları siyahların yan komşusu olan -beyazları- rahatsız etti. Ancak daha sonra gelişen, güçlenen, sert bakışlarıyla asaletinden taviz vermeyen bu delikanlı kendini komşularına kabul ettirdi. Bu genç açlık çeken, erken yaşta , çok çalışmaktan veya salgın hastalıktan ölen babasının kıyafetlerini giydi. Bu yüzden giysileri hep boldu. Ya da gerçekten o kadar büyümüş görünmese de acıları ve siyah genç, o bol elbiseyi doldurabildi. Belki de Batı Berlin den azra gibi ‘Bol giysiler içinde XXL adamdı’. Boynundaki zincirler pahalı gibi gözüken zincirler beyazlar arasında çizilen statü farkını silmek içindi.
THE LAST POETS Umar Bin Hassan ve
Abiodun Oyevvole
Hip hop aslında bir yaşam tarzıdır. Her müziği bir kelime olarak kullanabilen, uzun hir ünlem cümlesidir. Ya da bir ailedir. DJ lik, breakdance, rap ve graffiti bu ailenin diğer üyeleri.
İlk olarak evin büyük ağabeyi rap yani RYHTM AND POEM ilk kölelerin halka haykırışları -ring shouts- köle şarkıları-field hollers-tarla işlerinin dini ezgileri-spirituals-ve karşılıklı atışma halindeki doğaçlamaları-freestyle- gibi farklı şekillerdeydi; ancak her haliyle dikkat çekiciydi.ilk rap gurubu olarak 1970 de fırtına öncesi sessizliğin son notası olan -the last poets- dir. The last poets in sert mizacını bir profesör şöyle anlatıyor:
“Onları ilk dinlediğimde patronunuzu davet ettiğiniz bir partiye çat kapı gelmelerini istemeyeceğiniz akrabalarınız gibiydiler gibi hissettim. Ya da partiye gelip sarhoş olan clementine teyzenizin takma dişleri gibiydi. Bu yüzden ailem evde çalmamızı yasaklamıştı. Kardeşim ve ben annemin ve babamın işe gitmesini bekler ve sonra last poets dinlerdik”
Tabi ticari radyolar ilk olarak bunları görmezden geldi. Djler doldurdukları karışık kasetleri araba bagajlarında sattı ve sonunda Sugarhill gang gurubunun rapper’s delight şarkısı -harlemde inleyen şarkı- 1979 yılında radyolarda çalmaya başladı.
Bu akım 1979 dan uzun bir süre sonra Türkiye’ye ulaştı, ilk olarak aynı zenciler gibi eziyet çeken gurbetçilerde gösterdi kendini. İlk Türkçe rap eseri İslamic force adlı gurubun albümündeydi. Grubun üyeleri kötü yaşam şartlarını anlatıyorlardı.-defol dazlak—kara kafa-diye ezilen Türkün marşı olmuştu artık. Ve bu dönemden küçük bir anektod, islamic force grubu üyelerinden bobo bir çete çatışmasında hayatını kaybetti. İşte tüm bunlardan sonra Cartel ile Türkçe rap yola çıktı.
750 bin gibi bir satış grafiği yakalayan Cartel, giyim break dance ve rap i Türklere tanıttı. Daha sonra gerek gurbetçiler gerekse gurbetçi ağabeylerinden ve memlekette bulabildikleri rap albümlerinden öğrendiklerini geliştirmeye çalışan MC lerle (mc=master of ceremony) rap Türkiye’ye ayak bastı. Günümüzde rap gelişimini hızlandırdı. Artık daha çok mc var, bunlar tv programlarına da çıkmaya başladı. Büyük organizasyonlar ve film soundtrack leri rap ile süsleniyor. Rap in en yakın kardeşleri dj lik break dance. Rap yapılan yerlerde plaklar ritimleri keskinleştirmeden durabilir mi ya da ritme ayak uydurularak dans edilmez mi işte dj lik ritmin en keskin yerinde akışı kesip, tekrarlayarak müziğin çekiciliğini de etkisini de arttırır.
Bu çifte etkili müziğe kendini kaptırarak, yer çekimine aykırı hareketlerle yapılan dans muhteşem-üçlü kavramının son halkasıdır.
Ve graffiti…hip hop un asi hakışlarının kireçli sokak duvarlarını sanatsal yansıması.
İlk olarak Amerika’da kuryelerin bölgelerini belirlemek için attığı tag ler zamanla araya rekabetin girmesiyle beraber göze hoş gelip dikkat çekmek için çok gelişti.
Günümüzde sokaklarda grup halinde dolaşarak düşüncelerini tanımadığı birinin duvarına işleyen writer çoğu zaman ev sahibinin teşekkürü ile karşılaşmayı bekleyemedeıı ayrılmak zorundadır. Polisle, dayakla eserinin üstüne boya vurmasıyla daha da alevlenir writerin boyama aşkı. Bu sokak sanatını ülkemize getirenlerin başında Turbo Rez Homer wyne gelmektedir. Sokakların bu asi yüzü elbette birçok kişinin hoşuna gitmedi ama bu öncüler hiç pes etmediler ve graffitiyi kabul ettirdiler ve artık birçok ünlü gurubun klibinde reklamlarda veya ilgi çekilmek istenen her yerde grafiti var. Bu durum grafitinin başkaldırı halini ve illegal yapısını biraz bozsa da gelişmesine çok büyük katkı sağlıyor.
Hip hop bir ses aslında GHEDDO lardan gelen ve bu sesi yadırgayan insanlara bir sorum var.
Bugünün dünyasında yetişkin nüfusun %2 si, dünyadaki kişisel servetin %50 sinden fazlasına sahip; yerli kültürler ise gençlerin patates yeme hızında yok olup gidiyor. Pop müzik çağırıyor ve insanlar ona doğru koşuyor. Yıllar geçiyor, enstrümanlar değişiyor, ama mesaj hep aynı. Ritimler bizi uyarırcasına devam ediyor, hop ta bize bir şeyler diyor. Kardeşlerimiz bunu duyabiliyor.