Yaprak
ey kökleri birbirine sarılı kutsal ağaç
göster bana nasıl bir başına varolur insan
tümden yalnızdır ve çıkamaz yüreği göğüs kafesinden
bir dal bulamaz kimsede tutunabileceği
akar gider eli bir hayalin içinden
göster bana kendi dışındaki herşeyi çıkardığında kendisi de kalmayan özgür denilen insanın
kendi bedenini budasa bile yine de kurtulamaz olduğunu diğerlerinden
ey dibi ağzına çıkan derin kuyu ki senin anahtarın bendedir
anlat bana nasıl daha derinine düştükçe daha da yükseliyorsam
gökyüzünde de
nasıl saklar benden yüreğini ve
nasıl anlatamam ben
kendini kendine mahkum eden o kızın
kendini sımsık saran kolları arasına sıkıştığını
kanadımın
nasıl feryat eder durur da
bir kez bile dinlemez sözlerimi
vahşi bir kedi gibi parçalar yüreğimi
her ruhuna dokunduğumda
sevgiye rehber ettiğim ellerimle
senin çeperlerine çarpar ellerim paramparça olur taşlarına sıvanır
kanım ben düştükçe dokunamam içime çakılı çiviyi çıkartamam ya
da bir parçam yapamam onu zehirıer durur kanımı
arılat bana
görmek ama dokunamak
bilmek ama yapamamak
anlamak ama anlatamamak mıdır benim kaderim
sadece sözlerim mi var herkes sağır olmak isterken
sen ey sonu olmayan ve hiç başlamamış zaman
yolundan geri dönmezsin ancak kıvrıla kıvrıla akarsın sonsuza
bir anahtar istiyorum senden
beni bindiğim durakta indir
aklımın aynasında bi-daha kırıldığında
zindanım bir anahtar daha yapacağım
her zindanın kapısını açacak
bir dosta vermek için
unuttuğunda kapılarını kendisinin tuttuğunu
ki hala bilgelik sanıyor hapsolmayı ve yakınarak öylece beklemeyi
cesareti kalmadı onun elime uzanmaya
hediyesini bırakıp gideceğim yoluma
daha da düşeceğim kuyuma
anlat bana
beyaza soldurduğun her renk kirlenirken de bir yandan
sevgimin rengi acımdan mıdır
hala bembeyaz
neden bitmez
geri dönülmezliğin yokluğuna düşmez
sen ey o küçük nokta
tüm evrenden ibaret hiçlik
sen gerçeklik
bendeki parçan
tüm varlığıma bir sarmaşık gibi dolanan
onu gösterdiğimde anlamsızca bakıyorlar gözlerime
içime koyduğun o duygu
nesnesinin onu inkar ettiği
yerden yere vurduğu tükürüp üstüne bastığı
neden ama ölümsüzlüğünden midir daha da kızgınlaşır
sakın alma onu benden
acısının ucu sana değinir
hissederim ki bir parçanım senin
Sen zindanın sonundaki o uçurum
kaçakları özgürlüklerine atan
cesareti olmayanları tekrar mahkum eden
delilik ve yalnızlıkla korkutan intiharlar fısıldayan
beni aramaya çıktığında
o da gelecek senin kenarına
alnında ve kalbinde adım olacak
ve gördüğün en güçlü kanatlardan olacak onun kanatları
adımı ver ona ve bulutların arasından zor seçilen güneşi göster
çok uzaklardaysam da o bulacaktır izini
hayat ağacından döktüğüm yapraklardan