-Ebem nasılsınız?
Bugünlere geldiğini gördüm daha iyi oldum tatlım. Sen nasılsın?
-Çok tatlısınız, ben de iyiyim sağ olun. Bugün sizinle ebelerin memleketteki kulak çınlatan vaziyetini değerlendireceğiz. Ebelere yüklenen olağanüstü sorumluluk hakkında siz neler düşünüyorsunuz?
Elbette ebelik mühim bir mesele fakat ebelerin dünyadaki bütün kötülüklerden sorumlu tutulmasını akla ve mantığa uygun bulmuyorum. Ebelik sanatını icra ederken ben mesela kendimi daha çok konsolosluk görevlisi gibi hissetmek isterdim. En nihayetinde oksijensiz ortamdan oksijenli ortama geçişi mümkün kılmaktan öte bir şey yaptığım söylenemez. Şimdi Amerika’ya seyahat eden bir Türkiyeli olur da Amerika’dayken bir takım haltlar yerse kimse onun ülkeye sokan konsolosluk görevlisine küfretmez değil mi?
-Yani evet kimsenin aklına gelmezdi o zat herhalde. Yine de Hitler’in doğumu başarılı geçmeseydi dünya dengeleri bugünkünden çok farklı bir düzeyde olmaz mıydı?
Açıkçası Hitler’in ebesinin anıldığı bir ortamda ilk defa bulunuyorum. Zaten Türkiye toprakları haricinde kendisinden bahsedilebileceğini sanmıyorum. Ebelerin dünyayı değiştirdiğine inanılan yegane coğrafyada yaşıyoruz farkında mısınız? Sorunuza cevaben Hitleri doğurtanlardan ziyade onu büyütenlere bir bakmak lazım derim.
-Haklısınız fakat bu meydana gelen kötülüklerin kaynağının doğumda arandığı gerçeğini değiştirmiyor, keza annelere küfredilmeyen bir memlekette henüz bulunmadım. Buradaysa siz ebeler annenin yükünü hafifletiyorsunuz, sevinsek mi üzülsek mi bilemedim.
Valla benim annem de ebeydi. Birisi ebeme küfrettiğinde anamı da aradan çıkarmış oluyordu, anama küfredilince ebemin de kulakları çınlıyordu. Yani annemin taşıdığı yükü bir düşünün. Bahtsızlık…
-Bir de insanların babalarla pek sıkıntısı yok nedense?
Tabii bariz biçimde cinsiyetçilikten beslenen bir tutumdan bahsediyoruz zaten. Ebe deyince akılda hemen kadın figürü beliriyor. Oysa becermek istediğiniz ebe kalıplı bir zenci de olabilir, o zaman işler hayal ettiğinizin aksi istikametinde gelişebilir…
-Psikanalizle de ilgili olduğunuzu duyduk, psikanalitik açıdan ebelerin insanların gelişimi üzerinde etkileri olabileceği fikrine katılır mısınız?
Psikanalizde ebe faktörü diye bir şeye rastlamadım. Fakat çocuğu anneden koparan ilk figür olarak insanın yaşadığı ilk travmada bir miktar rol oynamış olduğumuz söylenebilir. Yani anneye bebek ben çıkıyorum hadi görüşürüz deyip kendi kendine doğan bir canlı olsaydı daha farklı bir dünyada yaşıyor olabilirdik. Ya da hayvanların çoğunda olduğu gibi doğumu annenin tek başına yaptığı bir koşul şimdikinden daha trajik sonuçlar doğurabilirdi. En nihayetinde anne boşaltım yaparcasına çocuğu kendi bünyesinden atıyor olurdu. Fakat bu sayede insan daha realist bir varlık olabilirdi, sonuçta çocuğu ebe doğurtunca günah keçisi ebe oluyor fakat asıl suçlu çocuğu kendisinden ayıran anneden başkası değil. Biliyorsunuz bizim milletin riyakarlığı dillere destan, dolayısıyla insanların anneyi suçlamaktansa ebe gibi dış unsuru kötülemeye eğilimli olmasına şaşırmıyorum.
-Anne mi suçlanmalı yani?
Şimdi laflarımı çarpıtmayalım. Aklıselim bir zat kendisini doğurduğu için anneyi doğurttuğu için de ebeyi suçlamaz elbette, fakat bebeler illa ki bir şeylere tutuluyor. Takdir edersiniz doğum kolay bir süreç değil. Doğuma illa bir sorumluluk yüklenecekse problem annede ya da ebede değil insanın tek başına doğamamasında aranmalıdır, insanoğlunun doğumdaki ve yaşamdaki acizliğinin faturası ebelere kesilmemelidir, anlatabiliyor muyum?
-Doğumun astrolojideki yeriyle ilgili bir astronom şöyle buyurmuş; “Siz doğduğunuzda Satürn Terazi burcundaysa sana etki eder mi etmez mi hesabını yapmak çok basit. Sizin doğumunuzu sağlayan ebenin kütlesini ve ebe ile sizin aranızdaki uzaklığı bildiğimiz için onun etkisine bakıyoruz ve anlıyoruz ki ebenin etkisi Satürn’ün etkisinden fazla. Ebe daha yakın olduğu için doğumunuzda Satürn değil ebe etkilidir.”
Güldüm. Arkadaş çok doğru söylemiş, Satürn yerini bilsin!