Sensizken istediğim her şeyi yapabilecek kadar özgür olduğumu fark ettiğimde sessizliğin boşluğunda yüzdüğümü de anladım. Her şeyi yapabiliyorken hiç kimsenin beni görmedigini fark ettiğimde özgürlüğün sensizliğin gürültüsünde boğulmak olduğunu da anladım.
Anlamadığım bir şey kaldı. O da bir zamanlar senin hayatımda olduğun gerçeği.Seni hayal etmenin tana mahsus olduğunu çıkarttım bundan.Hatırlamadığım ve anlamadığım şey geçmişimdi.Bir zamanlar sendim. Nereye gittim. Bilmek zor. Ama kendimi bıraktığım yeri anlatabilirim.İrili ufaklı kayalar arasından güneşin konumuna göre yol alıyorum. Üzerimde duran insanların ağırlığını hissetmeden, denize fırlattıkları taş oluyorum Dibe İnerken balıkların çıkarttığı kabarcıklar oluyorum.Yüzeye ulaştığımda güneşlen kaçan mavimsi bir renk oluyorum.Şekil değiştirip duruyorum. Bulutlara bakıyorum, sayıları çoğalıyor, siyah çizgilerle kesilmiş beyazlar boyumu kısaltıyor. Acı hissetmemek garibime gidiyor. Boyum kısalıyor ve yok olmaya yaklaştığımı görüyorum Bir yağmur yağıyor Bir damlacık oluyorum .Şekil ve renk değiştirip deniz yüzeyine düşüp dağılıyorum. Bir balık geçiyor altımdan beni yem sanıyor. Ağzına aldığında beraber yukarı doğru çıkıyoruz. Aşağı inmekten daha eğlenceli olması gereken bu uçuşun farkına varamadan tekrar dalıyorum denize. Bir sürü balık gözlüyorum denizde. Korkmaya fırsat bulamadan bir balık daha yutuyor beni.Yeniden çıkıyoruz denizden gökyüzüne doğru. Bir uğultu duyuyorum. Ses yükseldikçe dans etmeye başlıyorum. Bir kısım deniz zıplıyor üzerimden şaşırıyorum.Dengemi kaybediyor kafamın üzerinde dönüp yeniden denize düşüyorum. Yavaş yavaş renkler koyulaşıyor ve önceki anımdan çok uzakta oluyorum her an. Yine bir sona ulaşıyorum Kum tanecikleri etrafıma dağılıyor. Kumdan yorgan olup üzerimi örtüyorum. Uyandığımda odamda yere atıyorum kendimi. Sonra yalnız bırakıp kendimi dışarı çıkıyorum. Akşama kadar bekleyecek miyim ? diye düşünmeye fırsat bulamadan odaya giriyorum tekrar. Kendime üzülmüş olmalıyım kı pencereyi açıyorum. Burda yerdekinden daha eğlenceli bir gün geçireceğe benziyorum Artık yalnız bırakabilirim kendimi. Belki bir rüzgar olacağım, sonra bir yağmur, sonra da toprak…Sonu gelmeyecek bir gün daha geçireceğim diye düşünmeye fırsat bulamadan yine nerden geldiğini anlayamadığım bir güvercin düşer gibi önüme konuyor. “Sıkıldım artık, sonu gelmeyecek mi” diye düşünmeye fırsat bırakmadan kendime uçmaya başlıyorum.
Sensiz geçen günlerimi soruyorum kendime. Bu ne büyük bir tanrısallık. “Bilmiyorum” dememe kızdığım için açıklamaya çalışıyorum.Kuşkusuz basit sorulardır bunlar seninde bildiğin gibi. Nasılsın? Neler yapıyorsun? Hala kızgın mısın?
Kuşkusuz basit ve anlaşılır şeylerdir ağzından çıkanlar. “Bitmişti” “Ben daha farklı şeyler hissediyordum” “böyle düşünmemiştim” Ama kızıyorum işte. “Bilmiyorum” cevabıma kızdığın için yahut anlamadığın için yahut bilmiyorum işte buna benzer şeyler olsa gerek.
Neler yapıyormuşum? 24 saatte neler olup bitiyorsa şu evrende bende onlar gibi olup olup bitiyorum. Sanırım tek farkım nerede olduğumu bildiğim halde hep kendimden ayrı yerlerde olmam.Yine de sen olsan her şey çok farklı olurdu diye aklımdan geçirebildiğim zamanlarım oluyor. Hayat bizi o zamanlarımdan birinde buluşturursa her şey; yeniden ve belki de ilk defa olarak koca bir şey olacak. Ve biz o koca bir şeyin içinden birbirimizi ayırt edemeden neler olup bitliğini göreceğiz. Ama nasıl bir tanrısallığa mahkum ettiysek beni, sadece belirli zamanlarda seni düşünebiliyorum. Örneğin “neler yapıyorsun” “nasılsın” “neden böyle” gibi cevapları kuşkusuz basit olan soruları benimde sorduğum zamanlar oluyor.
Hep bir şeyler içinde gölgelenip dururken kayaların altından, bulutların üzerinden, denizin dibinden, bir balığın beyninden geçen hayatın notalarını buluyorum. Buluyorum bulmasına da bedenimin itirazı hep geç kalıyor bu parçalılığa Bir şey…. bir şey daha…bir şey daha ….
Kendime gelmeliyim arlık…Bedeli tüm bildiklerimi unutmak dahi olsa… Kendime gelmeliyim…Dünyanın en güzel bestesini unutmak zorunda kalsam dahi…Anlamalıyım…Başaramayacağım….